Veli Yıldırım: Umutlu olmak zorundayız

Veli Yıldırım: Umutlu olmak zorundayız
CHP’li Veli Yıldırım’la son gelişmeleri ve Ekrem İmamoğlu’nu konuştuk.

Başarılı bir memuriyet hayatının ardından siyasete atılan ve CHP Sarıyer’in “Veli Abi'si” olarak bilinen aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün Dersim’den milletvekili olarak Ankara’ya çağırdığı Diyap Ağa’nın da torunu olan Veli Yıldırım’la siyaseti ve son gelişmeleri konuştuk.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun oluşturduğu kadrosu hakkında da sorularımıza cevap veren Yıldırım, CHP örgütünün sabırla hareket etmesi gerektiğini belirterek, “Elinde sihirli asası olsa bile işi zor. Buna rağmen İmamoğlu'nun olması gerekeni, en doğru olanı yapmaya gayret ettiğini görüyoruz. Geçmişi değiştiremeyiz ama el ele vererek birlikte geleceği inşa edebiliriz. Umutlu olmak zorundayız, çünkü umut hayatı değiştirme iradesidir” dedi.
 

Emeklilik sonrası ne işlerle meşgul oldunuz?

2002 yılında emekli olunca ailevi nedenlerle ve şartlar gereği Sarıyer'e yerleştim. Aktif bir yaşamın sonucunda boş durmamın mümkün olamayacağını anlayınca bazı mesleki ve STK'larının yönetimlerinde 7 yıl süre ile muhtelif görevlerde bulundum.
 

Siyaset ile tanışıklığınız nasıl oldu?

Cumhuriyet geleneklerinden gelen bir ailenin mensubuyum. Siyasete ilgim öğrencilik yıllarında başladı, üniversite öğrencilik yıllarında bir gurup arkadaşımızla Fakülte Sosyal Demokrasi Derneği’ni kurduk, ayrıca talebe cemiyeti başkanlığında bulundum. O yıllarda da ülke sorunları nedeni ile yaşanan öğrenci olaylarında verdiğimiz mücadeleler bana sıkıntılı günler yaşattı. Memuriyet görevine başlamamla birlikte siyasi hayatım da kesintiye uğradı; zira işçilerin siyaset yapma hakkı varken, memurların siyasi faaliyette bulunması yasaktı ve halende yasak, kanımca o yıllardaki eğitimli beyinlere siyaset yasağı Türk demokrasine vurulmuş en büyük darbedir. Tekrar siyasetle tanışmam 2009 yılında CHP üyesi olmamla başladı ve 10 yıldan bu yana ilçe - il örgütünün muhtelif kademelerinde devam etti.
 

Memuriyet hayatınızda nasıl bir devlet yapısı ve siyasetle tanıştınız?

Vallahi devletin yapısı malum, Türkiye 80’li yıllarda Özal ile birlikte tam kapitalist serbest piyasa ekonomisine geçiş yaparak iktisadi kurumların satış işlemlerini başlattı. Tesadüf bu ya ilk özelleştirme de benim çalıştığım kurumla oldu ve günümüzde silah fabrikaları satışına kadar vardı. Artık satılacak bir şey kalmadığı için sıra temel yaşam hakkımız toprak ve su şatışlarına geldi. Yani biteceğimiz yere geldi. Ben 2009 yılında CHP üyeliğimle siyasi kimlik sahibi oldum. 10 yılda siyaset kurumunun nasıl işlediğini izledim. Çok şey gördüm, öğrendim. Bu güne kadar devletin nasıl ayakta durduğunu analiz ettim. Bunun devlet bürokratlarının direnci ve mücadelesi ile mucizevî şekilde gerçekleştiği kanaatine vardım.
 

Nasıl yani?

Bu ülkenin kanun yapıcıları ve siyasiler; bürokratları görev yaparken çıkar ve menfaat için çok zorluyorlar. Kanuna aykırı işlem yapmak istemeyen memurlar sürgün, işten atılma ve benzeri tehditlerle karşılaşıyorlar. Denge ve denetleme mekanizması yok edildi. Yağmacı ve talancı anlayışla birlikte tek adamlı bir rejime geçiş de beklenen sonu getirdi.

Son 50 yıldır Türk halkına Arap İslami kültür anlayışını dayatanlar Anadolu’nun Ahmet Yesevi, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş gibi ünlü İslam düşünürlerine yenilmiş görünüyorlar. Tam 25 yıl sonra İBB el değiştirdi. Bu değişiklikte Ekrem İmamoğlu’nun İslami anlayışla ilgili  davranışlarının ve siyasi söylemlerinin çok etkili olduğunu da kabul etmek gerekir. Kanımca; siyasi islamla kol kol girilerek demokrasinin yaşatılamayacağını iyi anlattı sayın İmamoğlu.
 

İmamoğlu'nun İBB yönetim kadrolarını oluştururken CHP kanadından gelen tepkileri nasıl karşılıyorsunuz?

Türkiye son 10-15 yılda devlet nimetlerini ve imkanlarını sadece yandaşları ile paylaşan bir iktidarla tanıştı. Kuvvetler ayrılığı yok edildi. Denge ve denetleme diye bir şey kalmadı. Tek kelime ile devlet mekanizması felç edildi ve İstanbul yerelinde 25 yıl sonra bir iktidar değişikliği oldu. Dile kolay tam 25 yıl. Dünya'da dahi gelir gelmez tüm bu olanları düzeltebilecek seçilmiş bir lider olacağını sanmıyorum. Elinde sihirli asası olsa bile işi zor. Buna rağmen İmamoğlu'nun olması gerekeni, en doğru olanı yapmaya gayret ettiğini görüyoruz.

Oluşturulan yeni İBB yönetiminde fazlaca siyasete karışmamış yetenekli ve becerikli bazı eski yöneticilerin bulunması normal ve doğaldır. Haksızlığa uğrayan beklenti içindeki ezilmiş muhalif kitlelerin isyanı da haklı ve doğaldır. Şimdi bu kitleler sabırla 1 yıl Sn. İmamoğlu'nun uygulamalarını beklemelidir. Her şeyin yerli yerine oturacağına, herkes için -buna AKP liler de dahil- hakkın ve adaletin geleceğine inanıyorum. Bu güne kadar haksız yere İBB'den nemalanan ve kazanç sağlayanların hukuk içinde hesap vermesi mutlaka sağlanmalıdır. Böylece kamu vicdanı da rahatlatılmış olacaktır.

Demokratik toplumlar kimlik değil sınıf mücadelesi vermelidir. Geçmişi değiştiremeyiz ama el ele vererek birlikte geleceği inşa edebiliriz. Umutlu olmak zorundayız, çünkü; umut hayatı değiştirme iradesidir.
 

Veli Yıldırım Kimdir?

1948 Tunceli doğumludur. İlköğrenimini doğum yeri olan köyünde, ortaokul öğrenimini ilçesi Çemişgezek'te, lise öğrenimini Elazığ'da, Üniversite eğitimini ise Atatürk Üniversitesi'nde İşletme lisans diploması ile tamamlayarak 1972 yılında kamu iktisadi devlet teşekkülünde (TSEK) göreve başladı. 25 yılının geçtiği iktisadi devlet teşekkülünde sırası ile plan, bütçe, finans, pazarlama gibi alanlarda görev yaptı; akabinde de ülke genelinde 4 bölgenin 4 ayrı işletmesinde müdürlük görevlerinde bulundu. Çalıştığı dönemleri başarılarla dolu olan Veli Yıldırım, bu başarıları ile yerel - ulusal yazılı ve görsel basında çokca yer aldı.  Çalıştığı kurumun 1995 yılında özelleştirilmesi ile geçiş yaptığı Trakya Üniversitesi idari ve akademik kadrolarında da 7 yıl görev yaptıktan sonra 32 yıllık memuriyet hizmeti sonrasında emekli oldu. Evli ve 2 çocuk babası.

Kaynak:SARIYER MANŞET

Bu haber toplam 9888 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT
1 Yorum