CEVAP VER: EYÜP ODABAŞI

CEVAP VER: EYÜP ODABAŞI

  KIVANÇ EKİNCİ - SARIYER MANŞET GAZETESİ 

- Futbolculuk mu daha zor yöneticilik mi?

- Elbette ki yöneticilik. Futbolcu önce zevk için, çocuksu duygularla işe başlar, zamanla futbolu meslek edinmeyi benimser. Yeteneğini ortaya koyduğu zaman göze batar. Profesyonelliği kabul ettiği anda para kazanmaya başlar. Futbola başladığı zamanlar kulüp sevgisi, renk sevgisi öne çıksa da profesyonellik döneminde bu özellikleri unutmak zorunda kalır. Çünkü hangi kulüpten çok para kazanacaksa o kulübe transfer eder. Bu demektir ki haklı olarak devamlı maddi bekleyiş içindedir. Ama yönetici öyle değildir. Yönetici her zaman vericidir: Vaktini verir, cebindekini verir, sağlığını verir, hatta onurunu vermekle karşı karşıya kalır! Takımın ihtiyaçlarının karşılanması, transfer taksitleri, maç başları, primler, deplasman giderleri, cari harcamalar… Hepsinin karşılanmasından sorumludur. Beklentilerin birini karşılayamadığı takdirde, kötü adamdır, başarısızdır. Bütün eleştirileri karşılamak zorundadır. Yani yöneticilik zordur.

- Her yönetici aynı duygularla mı görev yapar?
- Hayır, hayır. Öyle yöneticiyi nerede bulacağız. Deneyimlerimle konuşuyorum. Büyük hızla ve iddialarla başlayan onlarca yöneticinin bir ayda pes dediğini, para konuları konuşulmaya başlandığında toplantılara gelmediğini biliyorum. Ama bu işe kendini verenlerin kaçışı yoktur. Bu tür yöneticilerin de sayısı azdır.
 
- Futbolculuğunuz zamanında bir gün Sarıyer Spor Kulübü’nde efsaneleşecek bir yönetici olabileceğiniz hiç aklınıza gelmiş miydi?
- Bu kadar uzun süre yönetici olarak görev yapacağımı tahmin edemezdim ki? Bir yöneticinin kendisini kabul ettirmesi, öyle bir iki yıl çalışmakla olmuyor! O nedenle aklımın köşesinden bile geçmedi. Ama koşullar insanı o kadar zorluyor, o kadar sürüklüyor ki; insan rezil de olur efsane de! Ama elbette ki efsane olabilmek mükemmel bir olay.

- Sarıyer Kulübünde yıllarca başarıyla yürüttüğünüz Genel Kaptanlık görevi sırasında size herhangi bir başka kulüpten idari veya teknik eleman olarak çalışmanız için teklif geldi mi?
- Prof. Dr. Ali Uras Federasyonu kurulurken, Nazım Özbay bana böyle bir öneride bulunmuştu ama kendimi hazır görmedim. Evet diyemedim. Fenerbahçe Başkanı Sayın Emin Cankurtaran, bilhassa Sarıyer’e kadar gelerek bir iki sezon da Fenerbahçe’ye hizmet etmem içinde öneride bulundu. Trabzonspor Başkanı Sayın Mehmet Ali Yılmaz’da Trabzonspor’a idari menajer olmam için öneride. Daha son Sayın Sadri Şener ‘de Trabzonspor’ menajer olmam önerisi tekrarladı. Sarıyer Spor Kulübünde genel kaptandım, işimi seviyordum, kabul etmedim.

- Yıllar boyunca Sarıyer Kulübüne yapılan transferlerin sözleşmelerini imzaladınız, bunu biliyoruz. Transfer ettiğiniz futbolcular içinde sizce en isabetsiz transfer ve en faydalı olan transferler hangileridir?
- Bazen çok büyük ümitlerle aldığınız futbolcular takıma uyum sağlayamaz ve o futbolcu başarısız olur. Yanılmış olursunuz! Transferlerde yanılma payı çoktur. II. Türkiye Ligi gol kralı olan, insan olarak da mükemmel bir insan olan Mehmet KAKİL, büyük ümitlerle alındığı halde tutmadı. Daha böyle pek çok futbolcu var! Transfer ettiğimiz ve oynattığımız futbolculardan yararlandık demektir. En çok yararlandığımız futbolcular ise; Metin Mert, Çelebiç, Erdi, Rıdvan, Sercan, Osman, Mehmet Kaplan, Hakan Özgerçek, Mehmet Kalkavan, Cihat Susever, Esat Bayram, Cengiz Güzeltepe, Yaşar Duran, Yaşar Yiğit ve diğerleri…

- Eğer Sarıyer Spor Kulübü tarihinde bir dönüm noktası belirtmeniz gerekse hangi olayı kulüp için dönüm noktası seçebilirsiniz?
- 1. Türkiye Ligi’ne yükselmemiz başlı başına bir olaydır. Hatta Sarıyer Spor Kulübü için bir milattır. Bir ilçe kulübünün 1. Türkiye Liginde 13 sezon oynaması kolay mı? İkincisi tesisleşmemiz, üçüncüsü Sarıyer YZÖ Stadı’nın maçlarımıza açılması!

- Bu konu çok yazıldı, söylendi, siz ise lafını bile etmediniz şimdiye kadar. Çok açık sormak isterim. Yusuf Tülün ile aranızdaki sorun neydi?
- Benim, gerek şahsım ve gerekse yöneticilik dönemimde Sayın Yusuf Tülün ile aramda her hangi bir olay geçmedi. Aramızda her hangi bir olay olmadı. Ama var! Bu nedir? Bunu ben de doğrusu bilmiyorum! Madem bir araştırma içindesin bu soruyu bir de Yusuf Bey'e siz sorun! Cevabını o versin.

- Eğer 10 yıl sonrası için bir projeksiyon yaparsanız 10 yıl sonrasının Sarıyer’ini nasıl görüyorsunuz?
- Uzun bir zamandan beri yönetim kurullarında görev almıyorum. Bu yönetim kurulunun da ileriye dönük bir projesi olduğunu henüz duymadım. Ama iyileştirme çalışmaları yapacakları duyumunu alıyorum. Şunu söylemek isterim, geliri, giderini karşılamadıktan sonra kulübümüz değil on yıllık iki yıllık bile projeksiyon yapamaz! Ancak Sarıyer’in gelecek beş yılı, Sarıyer Belediye Başkanı ile Kulüp yönetim kurulunun olumlu çalışması ile daha mükemmele gider.

-Eğer zamanı geri sarıp Sarıyer’in 1. Lig’deki yıllarına geri gidebilsek, yöneticiliğiniz esnasında yapmış veya yapamamış olmaktan üzüntü duyduğunuz olaylar nelerdir?
- Böyle bir şey olmayacağına göre, fikir beyan etmenin anlamı yok. Ama şunu belirtmek isterim: Kulübe kalıcı gelir temin edecek birkaç tesisin inşa edilmesine veya satın alınması için büyük emek sarf ederdim. Hatta bir iki futbolcu eksik alır, oraya aktaracağımız para ile tesis eksikliğimizin giderilesi için çalışırdım. Sizin anlamak istediğiniz ise, yapılan transferler nedeniyle neler düşündüğüm, yani pişmanlık duyup duymadığımdır. Bu konuda her zaman söylerim, transferlerde yanılma olur. Bu doğaldır. Ama ne kadar az olursa o kadar iyi olur. Ben bu konuda fazla yanıldığımı zannetmiyorum.

- Başkanlar içinde en uyumlu çalıştığınız isimler kimlerdir?
- Erdal Aksoy, M. İhsan Yalçın, İsmet Acar, Yetkin Gürsel, Mustafa Yetmişbir ve ilk döneminde Yusuf Tülün! Ama ben kulüp başkanları ile daima iyi diyalog içinde olmuşumdur. Kulüp başkanlarını asla karşıma almadım. Her konuda sorumluluklarımızı paylaşma yolunu tercih ettim!

- Yöneticilik alanında örnek aldığınız bir kimse var mıydı?
- Çok genç yaşta yönetici oldum. Öncelikle tam bir yıl sadece Baba Kenan’ın yardımcısı oldum. Yaptıklarını dikkatle izledim. İdari çalışmaları gözlemledim. Yöneticiler ve başkan arasındaki iletişim ve diyalogun nasıl olduğunu izledim. Baba Kenan yönetimden ayrıldıktan sonra Genel Kaptan olarak görevi ben üstlendim. Daima Baba Kenan’ın yaptıklarını, uygulamalarını, münasebetlerini, kulüpler ve teknik elemanlar (Kulüp içinden veya dışındaki insanlarla) nasıl temas ve diyalog kurduğunu takip ettim, gözlemledim. Çok da yararlandığımı itiraf etmek isterim. Başkan Erdal Aksoy’un serinkanlılığını, bazı olayları vaki olduğu anda karşılama veya anlayış olarak geri bırakmasının verdiği sonuçları sağlıklı oluşunu her zaman takdir ettim, zamanla uygulamayı kendime prensip edindim. Ama unutmayalım, gerek futbolculuk hayatım, gerek özel hayatım ve gerekse cemiyetçilik yaşantım nedeniyle çok büyük deneyim sahibi oldum, bence geliştirdiğim yöntemi uygulama alanına koydum, çok da başarılı olduğumu söyleyebilirim. Yoksa bu kadar yıl bu görevde kalabilir miydim? Tabii bizi yıllarca idare eden İbrahim Balcı’dan bahsetmiyorum.

- Transfer edeceğiniz futbolcuları nasıl izliyordunuz veya kimlere izlettiriyordunuz?
- Lig sona ermeden, takımın hangi mevkiine yeni futbolcu transfer edilecek onu saptarız. Ondan sonra da arayışa gireriz. Aslında sezon ortasında, hakemlerden, teknik kadromuzun elemanlarından, eski futbolcularımızdan ve kendilerine inandığımız taraftarlarımızdan gelen bilgileri değerlendiririz. Tavsiye edilen futbolcunun oynadığı yeri, kulübü tespit ettirdikten sonra onları kulübümüzün bu işle görevli teknik elemanlarına izlettiririz. Kulübümüz adına yıllar yılı futbolcu izleyen Baba Kenan (Dereli) ‘nın hiçbir futbolcu da yanılmadığını bilhassa ifade etmek isterim. Tavsiye ettiği, alınmasını istediği her futbolcu Sarıyer takımında oynamak başarısını göstermiştir. Ayhan Erman, Cavit Toprakiş, Samim Emek de yaşlı kulübümüz adına oyuncu izlediler. Yıllarca teknik kadromuzda çalışan Yakup Kaptan, Erdem Acar, Mehmet Demirtaş, Osman Yıldırım ve diğer alt yapı antrenörleri de oyuncu takibinde görev aldı. Mahmut Kocabal’ın izlediği ve alınmasını istediği futbolcuları ne olursa olsun almak isterim. Sadece bu kadar mı? Onlar beğenir, imkânım varsa ben de takımın teknik direktörü ve diğer görevliler tarafından izlerim Sonra da antrenörü ile yönetici ile görüşürüm, o takıma yakın olan taraftarlarımız varsa onlara sorarım, o futbolcunun oynadığı takımın rakibi olan takımların antrenörüne, futbolcusuna ve yöneticilerine sorar bilgi alırım! Türkiye’de binlerce antrenör var, hepsi müsabaka izliyor, bu arkadaşlardan mutlaka yararlanırım, asla ihmal etmem!

- İzlettirdiğiniz futbolculardan transfer ettiklerinizden yanıldığınız, keşke almasaydık dediğiniz oldu mu?
- Elbette ki olmuştur. Biraz evvel söyledim. Mehmet Kakil, Mevlut Can, Cemal Yılmaz.

- Arka arkaya kaybedilen maçlardan sonra neler düşünüyor, neler yaşıyordunuz?
- Kaybedilen her maçtan sonra o günü yaşamıyordum. Dünyam zehir oluyordu. Ama zamanla sporda yenmekle yenilmenin kardeş olduğunu kabul etmek zorunda kaldım. Tabii ki üzülmemek elde değil ama bir daha üzülmemek için neler yapılabilir diye düşünmenin daha iyi olacağına ve gerekli önlemlerin alınması konularını düşünmeye başladım. Başka çare var mı? Başka bir çıkar yolu olabilir mi?

- Kazanılan maçlardan sonraki havanız nasıl oluyordu?
- Bu sorulmaz! Sorulsa da anlatılamaz. Sadece yaşanır! Bir teknik sorumlu ve üstelik yönetici iseniz, bulutların üzerinde hissedersiniz kendinizi. Ama ben her zaman çok sakin oldum. Zira futbolcu olduğum için, daha serinkanlı olmayı bildim. Çünkü sayısız şampiyonluk yaşayan futbolculardan biriyim.

- Başarı sizce nasıl elde edilir? En büyük etken nedir?
- Yönetim, teknik kurul, futbolcu ve taraftarlar arasındaki olumlu hava, ahenk başarıyı getirir. Ancak şunu da belirtmek gerekir, bilhassa mali sorunların halledilmesi, takıma iyi çalışma ortamı yaratılması başarının en büyük etkenlerindendir. Futbolcunun havasını bulması için, yemesi içmesiyle, giyimi kuşamı ile, sosyal yaşamı ile rakiplerinden daha iyi olan takım bu hava ile başarıya koşar (Rakibiniz beş yıldızlı otelde kalırsa, siz aynı kentte iki veya üç yıldızlı otelde kalırsanız; rakibiniz Nike, Adidas, Umbro giyerken siz Mahmut Paşa pazarından aldığınız malzemeleri giyerseniz. O futbolcu ezik olur, komplekse girer ve maçı başlamadan kaybeder, öyle değil mi?)

- Pek çok teknik direktörle çalıştınız. En iyi anlaştığınız kimdi?
- Candan Tahran, Ahmet Suat Özyazıcı, Yılmaz Vural

- Teknik direktör ve antrenör olarak tercih edeceğiniz kimler olabilir?
- Sarıyerli olarak Erdem Acar, Mehmet Demirtaş, Mahmut Kocabal, Yakup Kaptan.

- Teknik direktör ve antrenörlerin işine karışır mısınız?
- Asla! Benim anlayışımda sorumlu olanlara müdahale yoktur. Yetkiyi alan görevini yapar, yetkisini istediği gibi kullanır. Başarılı olursa, hepimiz seviniriz. Ama büyük hatalar yaparsa maç sonu başarısızlığın nedeni sorar, ortamın düzelmesi için benden yardım istenirse yaparım. Başarısızlık devam ederse, yönetim kuruluna rapor vermesini temin ederim. Benim görevim takımın en iyi şekilde hazırlanarak maça çıkmasıdır. Bunu yapmakla, teknik elemanlara yardım etmiş olurum. Benimle bilgilerini, sorunlarını paylaşabilirler. Bu da aramızda kalır.

- Birlikte oynadığınız en iyi takım kaptanları kimlerdir?
- Ziya Şengül (Fenerbahçe), Takoz Cemil (Trabzon), Garo Hamamcıoğlu (Sarıyer)

- Sarıyer takımında en olumlu iz bırakan takım kaptanları kimlerdir?
- Garo Hamamcıoğlu, Mehmet Kalkavan, Erdal Keser.

- En iyi yabancı transfer olarak kimleri kabul ediyorsunuz?
- Sead Çelebiç, İvan Vichnevski, Detlef Müler (Metin Mert).

- Sarıyer’in en iyi transferleri kimlerdir?
- Rıdvan Dilmen, Sercan Görgülü, Erdal Keser, Selçuk Yula, Erdi Demir, Detlef Müler (Metin Mert), Cengiz Güzeltep, Osman Yıldırım, Cem Pamiroğlu, Mustafa Yücedağ. Esat Bayram, Erdoğan Arıca, Fikret Demirel, Hakan Kutucuoğlu.

- Sarıyer takımında oynayan büyük yeteneği olan futbolculardan olacağı kadar olamayanlar, kaybolup gidenler kimlerdir?
- Ufuk Ülker, Tekin Çelik, Adnan Büber, Mevlut Can, Emin Taş, İdris Hacıfazlıoğlu.

- Soyunma odasında galibiyette ve yenilgide hava nasıldır?
- Yenilgide ölüm sessizliği hâkim olur. Hiç kimse konuşmaz. En sinirli olanlar bile bağırıp çağırsa, hiç kimse cevap vermez. Bilhassa deneyimli teknik elemanlar, futbolcuların deşarj olmalarını normal karşılar, onlara tolerans gösterir. Galibiyetlerde soyunma odası bayram yerine döner. En yaşlı futbolcuda en gencine kadar herkes pür neşe galibiyetin keyfini çıkarır. Bağırır, çağırır, slogan atar, şarkı, türkü söyler, sevincini teknik elemanları ile paylaşır. O gün, o maçın soyunma odasında bayram yaşanır.

- Maçın kazanıldığı an ne hissedersiniz?
- Kolay maç yoktur bu nedenle zoru başarmanın zevkine varırım. Tüy gibi hafiflerim. O gün moralim düzelir, kendimi huzur denizi içinde bulurum. Ev, iş ve sosyal yaşamım güzelleşir, bundan da ayrıca keyif alırım.

- Maç kaybedildiği zaman ne hissedersin?

- O an için üzüntüm sonsuz olur. Ama sonraki maçların kazanılması gerektiğini daima aklımda tuttuğum için, futbolcuların kötü havadan sıyrılmalarını temin amacıyla elimden gelen her şeyi yaparım.

- Saha içindeki fotoğraflarda hiç yer almıyorsunuz acaba bir nedeni var?
- Doğrudur, beni fotoğraflarda pek göremezsiniz, ama bir nedeni yok! Fotoğraflarda yer almaktan hayli zevk alanların olduğunu biliyorum. Onlar ileri çıkıyorsa, hak benim olsa bile tolerans gösteriyorum. Ben bu kadar deneyimle olduktan sonra, her şeyi; iyisiyle kötüsüyle düşünmek zorundayım. Bir fotoğraf karesinin yirmi otuz milyar getirdiğini bilirim, bunu temin etmek için kenara çekilmeyi bilirim. Yeter ki kulübümüz kazansın. Ama gerçek olan da şu: Ben o kadar çok fotoğraf karesinde yer aldım ki, anlatılması zor. Çünkü Sarıyer’de futbolcu ve yönetici iken, Fenerbahçe’de ve Trabzon’da oynarken defalarca şampiyonluklar kazandık,fotoğraflar çekildi, hepsinde yer aldım, birazda doyuma ulaşmak denilebilir.

- Şu soruyu sormama da lütfen izin veriniz: I. Türkiye Liginde oynayan Sarıyer takımının en iyi on birini nasıl kurarsınız?
- Çok zor. ‘Her mevkii için üç kişi sayar mısınız?’ diye sorsaydınız, sıralardım. Ama o kadar kaliteli futbolcularla çalıştım ki bir on bir yapmaya gönlüm elvermiyor. Ayrım yapamıyorum!

- Kulüp yönetiminde para mı? Akıl mı?
- Para çok gerekli ama en az para kadar da akıl gerekli! Bu ikisi birbirinden ayrılamazlar. Ne kadar para harcarsan harca, akıllı hareket etmedikten sonrada bir yerde tökezlenirsin, her şey kaybolur gider. Ama akla uygun hareketle daima başarıyı yakalamak daha kolay olur. Her şeyin para ile olmadığını, çok akıllı hareket ederek de her şeyin kazanılmadığını görmedik mi? Kendi kulübümüzde bu ikilemi yaşadık yıllarca.

- Transferleri yönetim kurulu yapmalı, teknik kadromu?
- Bu kulüp yönetim kurullarının felsefesine göre değişir. Eğer takın teknik kadrosu birkaç yıllık sözleşme imzalamışsa o zaman çok inandığın o teknik kadroya yetki verir, transfer yapmalarını istersin. Yok, teknik kadro her yıl değişecekse veya her yıl yönetim kurulu değişiyorsa aksamalar olur. O zaman yönetim kurulu ile teknik kadro bir ahenk içinde, bir evvelki teknik kuruldan aldığı rapor doğrultusunda transferleri birlikte yaparlar.

- Altyapı (Futbol) için ne düşünüyorsunuz?
- Altyapıya önem verilmesi demek, kulübün yarınlarına kazanmak demektir. Alt yapıya öteden beri önem veririz. Sarıyer alt yapısından yetiştirdiği futbolcularla öğünür. Benim oynadığım genç takımdan o kadar çok futbolcu yetişti ki bunların hepsi profesyonel liglerde oynadılar: Ben, Eyüp Şengün, Zeki Yazıcı, Şener Çınar, Ali Yavuz, Ahmet Yılmaz, İlker Büyükdurmuş, Suphi Soylu, Mahmut Kocabal, Cengiz Oğuz, Kamil Doygun, Şevki Ergüven, Tayfun Hut, Arif Büyükdurmuş İbrahim Balcı’nın kayıtlarına göre, kulüpteki tescillerde de bunu görürüz. Sarıyer kulübünde futbol okulu 1950 li yıllarda kurulmuş. O günden bu yana devam ediyor. Bütün yaş gruplarında varız. Sayısız milli futbolcu yetiştirdik. Onlarca genç futbolcu Türk futboluna kazandırdık. Alt yapının başında bir teknik direktör, yeteri kadar antrenör. Futbol Okulu, 10-12; 12-14; 14-16 ve 16-18 yaş gruplarının her birinin aynı ayrı antrenörleri vardır. Çalışma ortamları iyidir. Şunu demek istiyorum; altyapıya önem vermek zorundayız. Alt yapısı sağlam olan bir kulüp yıkılmaz, ayakta kalmayı bilir. Benim için altyapıyı faal hale getirmek, onlara en iyi çalışma ortamını yaratmak mukaddes bir görevdir.

- Başka söyleyecekleriniz var mı? Varsa, özetler misiniz?
- Sarıyer Spor Kulübü yaşamımın bir parçasıdır. Ayrı kalmama, hatta biraz olsun uzak kalmama imkân yok. O nedenle her zaman, her an aklımda Sarıyer S. K. vardır. Bütün amacın katıldığı tüm spor dallarında başarıyı yakalamasıdır. Bilhassa futbolda tekrar I. Türkiye Ligine yükselmesi ve orada kalmasıdır. Bir diğer arzum ise Zekeriya Köy tesislerinin bir önce Sarıyer Belediyemiz tarafından temelinin atılması ve bu önemli ve gelir getirecek tesisin kulübümüze kazandırılmasıdır.

- Başka?
- Ne başkası be! Üst üste iki lig maçı oynamış gibi yordun beni, teşekkür ederim.

Kıvanç Ekinci: Bana çok yardımcı oldunuz, ben teşekkür ederim.

Bu yazı toplam 4112 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi