Avukatı anlattı: 'Şükrü Genç içeride ölüme terk edildi'
Kazova davası kapsamında tutuklu bulunan eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in sağlık durumu cezaevinde kötüleşiyor. Avukatı Hüseyin Cengiz, kolon kanseri olan Genç’in tedavisinin yapılamadığını belirterek, “İki seçenek var: Ya serbest bırakılacak ya da içeride yavaş yavaş ölecek” dedi.
Tutuklu yargılanan eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in, cezaevinde olması nedeniyle kolon kanseri tedavisine devam edilemediğini aktaran avukatı Hüseyin Cengiz; “Bundan sonra iki seçenek var. Genç tutuklu olarak yatacak ve içeride yavaş yavaş ölecektir. İkinci seçenek serbest bırakılmasıdır. Genç'in itirafçının iftiraları ile tutuklandığı ve konulduğu cezaevinde ölüme terk edilerek yavaş yavaş tükenmesi, orada ölmesi beklenmektedir” dedi.
Kazova Tekstil üzerinden 2013-2014 yılında DHKP-C’ye finansman sağladıkları iddiasıyla Silivri'de tutuklu bulunan eski Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in (71) sağlık durumu hakkında avukatı Hüseyin Cengiz gazetemiz Cumhuriyet’e açıklamalarda bulundu. Av. Cengiz, Genç’in parkinson ve şeker hastası olmasının yanı sıra kolon kanseri olduğunu; ancak tutuklandığı için kanser tedavisine devam edemediğini aktardı.
GENÇ’İN HASTALIK GEÇMİŞİ
Av. Cengiz, Genç’in 2012’de kanser tanısı konularak kalın bağırsağından ameliyat edilip, bağırsağının bir bölümün alındığını ve Şubat 2013’e kadar kendisine kemoterapi uygulandığını belirtti. Genç’in 2024 tarihli kolonoskopi raporunda kanserli tümörlerin varlığının bir kez daha tespit edildiğini aktaran Av. Cengiz; bu tanının ardından Genç’e endoskopi ve biyopsi işleminin uygulandığını belirtti. Av. Cengiz; bu işlemlerin ardından Genç’e bağışıklık sistemi (immün sistemi) yetmezliğinin neden olduğu psikolojik rahatsızlık kapsamında mantar hastalığı (Candida özofajidi) tanısı konulduğunu açıkladı.
GENÇ’İN TEDAVİSİNE DEVAM EDİLEMİYOR
Genç’in bu sağlık sorunlarıyla uğraştığını vurgulayan Av. Cengiz; “Hastanın en uygun şekilde bu işlemlerinin yapmasının sağlanması ve immün sisteminin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu tip olgularda bunların bilinmesine rağmen gerekli tedbirlerin almamasından ileride çıkacak daha büyük problemlerde hepimizin sorumlu olacağı da bir gerçektir. Şükrü Genç cezaevinde olduğu sürece hastalığı kontrol altına alınamayacaktır. Bugün tedavileri devam etmemektedir” dedi.
ADLİ TIP KURUMU’NDAN BİLGİ VE BELGE GELMEDİ
Marmara İnfaz Kurumu (Silivri Cezaevi) yönetimince Genç’in önce hastane revirine götürülmesi, ardından birden çok görevli tarafından durumunun açıklanmasının istendiğini belirten Av. Cengiz; “Bu işlemlerin ardından Genç’in Adli Tıp Kurumu’nda muayeneleri yapıldı. Ancak her iki işleme dair dava dosyasında bir belge ve bilginin bulunmaması, tutuklunun kendisine, yakınlarına ya da avukatına bu konuda bilgi verilmemiş olması daha büyük bir endişeyi doğuruyor. Genç'in cezaevinde kalmasında bir sakınca görülmemiş; hakkında bir süre daha bu hastalıkla yaşayabileceği, ölmeyeceği yönünde yanlış bir kanı oluştu” ifadelerini kullandı.
GENÇ, ÇIKMAZSA YAVAŞ YAVAŞ ÖLECEK
“Bundan sonra iki seçenek var” diyen Av. Cengiz; “Dosyada bulunan tüm raporlara, cezaevi revirinde yapılan muayenelere, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan incelemelere rağmen Şükrü Genç tutuklu olarak yatacak ve içeride yavaş yavaş ölecektir. İkinci seçenek hastalığı sabit, tedavisi gerekli 70 yaşının üzerinde bir kişinin içeride tutulması yerine serbest bırakılmasıdır” dedi.
‘CEZAEVİNDE ÖLMESİ BEKLENMEKTEDİR’
Tedavisinin dışarıda gerçekleşmesinin sağlanmasının önemli olduğunu vurgulayan Cengiz; “İddianamede atılı suçların faili olmayan, itirafçıların anlatımlarına göre hakkında ölüm kararı verilen, devletin görevi sırasında koruma tahsis ettiği eski belediye başkanı Şükrü Genç belki itirafçının örgütü tarafından öldürülemedi. Şimdi aynı örgütün mensubu itirafçının iftiraları ile tutuklandığı ve konulduğu cezaevinde ölüme terk edilerek yavaş yavaş tükenmesi, orada ölmesi beklenmekte” dedi. Av. Cengiz, Genç’in bu sağlık sorunlarına ve tedavisinin sürdürülmesi için yargılamanın tutuksuz yapılması yönünden mahkemeye davanın ilk duruşma öncesinde, 8 Haziran’da yazılı talepte de bulunmuştu.