Sarıyer'in DEPREM gerçeği
Sarıyer Manşet Gazetesi, İstanbul’da meydana gelen sel felaketinden sonra Sarıyer’in deprem, sel, orman yangını, heyelan gibi doğal felaketlerden nasıl etkilenebileceğini araştırdı
17 Ağustos 1999 depreminden sonra Marmara Denizi’nin altındaki fay hatlarını inceleyen ve deprem konusunda önemli araştırmalara imza atan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Maden Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Naci Görür, İstanbul’un beklediği depremi ve birçok doğal afetten Sarıyer’in nasıl etkilenebileceğini Sarıyer Manşet Gazetesi’ne anlattı.
Haber merkezimize konuk olan Prof. Dr. Görür, doğal felaketlerde etkilenmeyi en aza indirmek için yerel yönetimlerin üstüne düşen görevleri hakkıyla yapması gerektiğini belirterek, “Sarıyer’de yaşayan bir vatandaş olarak Sarıyer Belediyesi’nin bu konularda yapacağı çalışmalarda hiçbir bedel almadan bilim ekibimle birlikte çalışmaya hazırım” dedi.
17 Ağustos depremi, fayları tetikledi
İstanbul’un beklediği depremle ilgili açıklamalarda bulunan Görür, “1999 depremlerinden sonra Marmara’nın altında bulunan yer kabuğu çok büyük bir tektonik enerjiyle yüklendi. Özellikle bu yüklenmeye 99 depremleri neden oldu. Aşağı yukarı 220 senede birikmesi gereken bu enerji 55 saniyede Marmara’nın altındaki bu kabuğa enjekte edildi. Tabii bu kabuğun bu kadar büyük bir enerjiyi uzun süre kırılmadan taşıması mümkün değil” dedi.
Araştırmaları derinleştirdik
Yapılan bilimsel araştırmalar hakkında bilgiler veren Görür, “1999 öncesinde Marmara hakkında bildiklerimiz çok sınırlıydı. O nedenle deniz altındaki araştırmalarımızı derinleştirdik. Marmara’da neler yapmak gerektiği yönündeki araştırmalarımıza dünyanın birçok ülkesinden bilim adamları da destek verdi. Yaptığımız çalışmalarla Marmara’nın altındaki fayları haritaladık, fayların büyüklüklerini, yönlerini, geometrilerini, derinliklerini, ne kadar hareket ettiklerini, hangisinin daha tehlikeli olabileceği, hangisinin daha önce kırılabileceği gibi çok sayıda sorulara bilimsel olarak cevaplar bulduk” dedi.
2029’a kadar büyük deprem olacak
Görür, tüm İstanbulluların büyük bir korku içerisinde beklediği depremin ne zaman olacağı konusunda ise “Yaptığımız araştırmalarda; tarihsel depremler göz önünde bulundurulduğunda, incelemelerimize ve istatistikî hesaplara göre 2029’a kadar depremin olma olasılığı %60’ın üzerinde bir ihtimaldir. Eğer ki deprem bu tarihe kadar olmazsa tehlike daha da büyüyecektir” dedi.
Sarıyer’deki zayıf binalar etkilenir
Sarıyer’in olası depremden nasıl etkileneceği konusunda ise yetkilileri ve vatandaşları uyaran Görür, şunları söyledi, “Sarıyer’in deprem güvenliği başka yerlerden göreli olarak daha iyi olabilir ama sonuçta burasının da tehlike içinde olmadığı anlamına gelmiyor. Gölcük’te büyük deprem olduğu zaman kilometrelerce uzaklıktaki Avcılar yıkıldı. Sarıyer’de şöyle bir yanlış düşünce yaygın: Göreli olarak biz fayın geçtiği yerlerden uzaktayız. Bu çok yanlıştır. Sarıyer’in ana fay hattına uzak olduğu doğrudur. Ancak Sarıyer’de mühendislik hizmeti görmemiş ve yeni inşaat yönetmeliklerinin öngördüğü şekilde yapılmamış binaların büyük tehlike arz edeceğini unutmamak lazım.
Sarıyer’in zemini sağlam değil
Sarıyer’in zeminin sağlam olmadığının altını çizen Görür, “Bu bölgenin zemini sağlam değil aksine pek de iyi olmayan bir zemin. Burada çok ayrışmış bir zemin var. Zemini oluşturan kaya normalde sağlam bir kaya olmasına rağmen Sarıyer Merkez bölgesinde bu kaya aşırı derecede ayrıştığı için killi bir zemine dönüşmüş. Çok rahatlıkla kaymaya, şişmeye; üzerindeki yapıyı hareket ettirmeye, sıvılaşmaya müsait bir zemin. Dolayısıyla Sarıyer deprem noktasında kendi kendini aldatmamalı. Zafiyetlerini giderici ve yaklaşan depremin gereğince halkı bilinçlendirici bir tavrı benimsemelidir” dedi.
Sarıyer’de heyelan riski var
Beklenen Marmara depreminde Sarıyer’deki zeminin iyi olmadığı binalarda ve mahallelerde daha büyük can ve mal kayıplarına neden olabileceğini vurgulayan Görür, “Bu zayıf zemin ayrıca depremde veya aşırı yağışlar sırasında büyük heyelanlara neden olabilir. Ayrıca Sarıyer’de topografyası itibariyle denize doğru gelen irili ufaklı birçok dere var. Bu dereler içerisinde alüvyon dolguları var. Sarıyer’de yerleşim alanlarının bir kısmı deniz kumu üzerinde ya da alüvyonlu tabakalar üzerinde kurulmuş. Deprem sırasında veya aşırı yağışta bu alanlar tehlikeli olabilir. Şiddetli yağışlarda zemin kayması olan meyilli yamaç yerlerde Sarıyer’de de can kayıpları yaşanabilir” dedi.
Sarıyer’den Hisar’a doğru gittikçe zemin sağlamlaşıyor
Görür, Sarıyer’in geneli ile ilgili olarak da şunları söyledi; “İstinye’deki zemin cinsi Sarıyer Merkez’e göre değiştir. İstinye’de, Yeniköy’de, Tarabya’da, Ferahevler’de zeminler sağlamdır. Zekeriyaköy, Uskumruköy taraflarının zeminleri daha da kötüdür. Sarıyer’den Hisar’a gittikçe zemin daha da sağlamlaşır. Ama şunu da unutmamak lazım ki sağlam zeminin üstüne suni dolgu veya alüvyon üzerine ev yapılmışsa bu durum deprem sırasında tehlike arz eder” dedi.
Orman yangınları konusunda dikkatli olunmalı
Orman yangınları konusunda da uyarıcı açıklamalarda bulunan Görür, “Sarıyer çevresindeki orman alanlarında büyük yangınlar çıkabilir. Çünkü piknik yapmak üzere son derece bilinçsizce, insanlar buraya akın halinde geliyorlar. Piknik yapıyorlar, kontrolsüz ateşler yakıyorlar orman içerisinde. Burası orman yangınlarına karşı zafiyetleri olan bir bölgedir” dedi.
Sarıyer Belediyesi doğal felaketleri iyi analiz etmelidir
Sarıyer Belediyesi’nin olabilecek doğal afetleri iyi analiz etmesi gerektiğini vurgulayan Görür, “Hangi afetler daha önceliklidir, hangi periyotlarla olmaktadır, olduğu zaman vereceği zararın büyüklüğü nelerdir, tüm riskleri onceden tespit etmelidir. Bu başlık altında Sarıyer’in sözü edilen afetlerdeki zafiyetleri nelerdir, Sarıyer’in kentsel kusurları nelerdir, bunların belirlenmesi gerekir. Onları ortaya koyduktan sonra da bu afetlerin zararları nasıl azaltılabilir diye Belediyenin düşünmesi lazım. Bu da masa başında değil, halkla birlikte, halkı aydınlatarak, halkın gözetim ve denetiminde bir eğitim ve güvenlik sistemi kurularak en sağlıklı şekilde gerçekleştirilebilir.” dedi.
Sarıyer’in emrindeyim
Hiçbir maddi karşılık beklemeden bu konuda Sarıyer Belediyesi ile çalışmaya hazır olduğunu söyleyen Görür, “Bütün bilimsel birikimimizle İstanbul Teknik Üniversitesi ekibi ve Sarıyerli Prof. Görür olarak Sarıyer’in emrindeyiz. Çağdaş ve güvenli bir Sarıyer için emre amadeyiz” dedi.