Sarıyer için toplandılar

Sarıyer için toplandılar
Sarıyerliler Platform'u yaklaşan yerel seçimler öncesinde toplanarak siyasilere mesaj verdi.

Salih Berber başkanlığındaki Sarıyerliler Platform'unun Kireçburnu Biba Restorant’ta düzenlediği toplantıya Demokrat Parti Sarıyer Belediye Başkan Adayı Avukat Yaşar Ağsu, AK Parti Sarıyer İlçe Başkanı Hüseyin Özdemir, DP Sarıyer İlçe Başkanı Osman Öztürk, MHP Sarıyer İlçe Başkanı Selami Şişman, CHP Meclis Üyesi Aday Adayı Avukat Necati Yıldırım ve çok sayıda platform üyesi katıldı.

Toplantıda konuşma yapan Sarıyer’in başarılı avukatlarından Necati Yıldırım, daha önce de köşe yazılarında değindiği Sarıyer’in temel problemlerini yeniden gündeme getirdi. Mevcut sorunların çözülüp Sarıyer’e yakışan hizmetlerin yapılması için yerel yönetimlerin önemine değinen Yıldırım, toplantıya katılanlara seslenerek, “Bu gün Sarıyer’e sahip çıkma günüdür. Sizleri kutluyorum. Geleceğinize, çocuklarınıza, denize, ormana, yaşadığınız yere sahip çıkma duygusuyla bir araya geldiniz ve Sarıyer için ortak bir platform oluşturdunuz.  Ülkemizin ve hatta dünyanın en zengin ilçesinde, Sarıyer’de bulunuyoruz. Hepimiz üstümüze düşeni  yapmalıyız” dedi.  İşte Necati Yıldırım'ın konuşmasının tamamı:

Değerli SARIYERLİLER.
Bu gün Sarıyere sahip çıkma günüdür. Sizleri kutluyorum. Geleceğinize, çocuklarınıza, denize, ormana, yaşadığınız yere sahip çıkma duygusuyla bir araya geldiniz ve Sarıyer için ortak bir platform oluşturdunuz.
 
Ülkemizin ve hatta dünyanın en zengin ilçesinde, Sarıyer’de bulunuyoruz. Sarıyer çok zengin bir yer. Bir yanı eşi benzeri olmayan müstesna bir BOĞAZ, bir yanı dünyaca ünlü olan Belgrat Ormanları, bir yanı Karadeniz. Turizm, Balıkçılık, bu ilçeyi ABAD eder. Ama proje yapıp uygulayan var mı? Var mı turizm projeleri olan, butik oteller, kongrecilik, yatçılık üzerine düşünceleri olan.
Bunca restoran var, herkes yeterince iş yapamamaktan dertli. Detlere çare olacak girişimler var mı?
 
Bu işyerlerine Belediyelerimiz neden sahip çıkmıyor? Balık üretimi, balık avlanması ve balık satış yerleri konusunda hiçbir çaba var mı?  Ben soruyorum ama cevaplarını da biliyorum. Maalesef yok.Yanı olan nedir, olan varlık içinde yokluk, zenginlik içinde fakirlik. Böylesine kaynakları olan bu ilçenin insanlar bizler, neden sıkıntı içinde olalım. Allah’ın verdiği, denizi, boğazı, balığı, ormanı, bu kaynakları, bu güzellikleri değerlendirmekten aciz miyiz? Nimetin şükrü, o nimetlerinden iyi şekilde değerlendirilmesi ile olur. Biz bu nimetlerin şükrünü eda edemiyoruz demektir. Bu nimetleri hakça paylaşamıyoruz demektir. Allahın verdiği nimetleri değerlendirememek ve ortak olarak paylaşamamak bizim günahımızdır.

Burada üzerinde durmak istediğim şey, Sarıyer de boğazı, denizi, ormanı, balığı ve turizmi sizden uzak tutan, önünüze projeler koyamayan yöneticilere karşı uyanık olmanızdır. Dikkat edin, zenginliğin tek bir yolu vardır. Çalışmak ve üretmektir. Hizmet üreteceksiniz, turizm de hizmet sektörünün geliştirilmesi, balıkçılıkta ise, balık satışı ve restoranlarda balık tüketimi için iş imkânlarının artırılması gerekmektedir.
 
Sizden ricam bunları Belediye başkanlarının keyfine bırakmamanızdır. Sarıyerliler platformu bunun takipçisi olsun. Ben de sizlerle birlikteyim. Biz istersek 5 yılda Türkiye’nin en üretken, en zengin ilçesi oluruz. Sizler bana bu konuda görev verirseniz, en iyi, en gelişmiş ve en verimli projelerin hayata geçirilmesi için çalışacağım. Siyasetin karşılıksız verme, DİĞERGAMLIK VE ÂLİCENAPLIK olabileceğini dosta düşmana göstermek istiyorum. Yerel seçimlerde siyasi partilerden çok, adaylara dikkat ettiğinizi biliyorum. Belediye Başkanının tek başına İlçe Belediyesini, Sarıyeri yönetmesi mümkün değildir. Belediye Başkanı, Belediye başkan yardımcıları ile birlikte ve Belediye Meclisi ile belediyeyi yönetir. Başkan yardımcılarını iyi seçmeyen başkanın başarısızlığı kaçınılmazdır. Meclis üyeleri proje geliştirip, üretken ve çalışkan değillerse belediyede işler yürümez. Hangi belediye başkanının yanında kimler yer alıyor, adayın yardımcıları, meclis üyeleri kimlerden oluşuyor, tüm bunlara dikkat etmenizi rica ediyorum.
 
HASTAHANE-Sarıerli kalp krızı geçirse en yakın hastane yarım saat- Hükümet konağı- Belediye sarayı yok. Ama binlerce villa yapılabiliyor.
 
TURİZM MESLEK OKULU- MESLEK YÜKSEK OKULU
SU ÜRÜNLERİ MESLEK OKULU-YÜKSEK OKUL,
İLGİLİ ÜNİVERSİTELERİN UYGULAMA PROJELERİ VE ARAŞTIRMALARI
 
Tüm bunlar istenirse çok kısa bir zamanda hayata geçirilebilecek projelerdir. Siz parti farkı gözetmeden bunların takipçisi olun, bana da CHP de bir görev verirseniz ben sizin adınıza bu işlerin takipçisi olacağım. TAPU MESELESİ. Bu konuda uzun yazılar yazdım. Tapusu olmayan ilçe SARIYER dedim. Ve ) aydır Sarıyer de bu konuşuluyor. Bu yazılarımı tekrar burada geçiyorum.
 
TAPUSU OLMAYAN İLÇE: SARIYER-1- 
İnsanın en temel haklarından biri de “barınma” hakkı, hem de sağlıklı ve temiz bir çevrede yaşama hakkıdır.Anayasa da yer alan (Madde 57) : “Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini sorumluluk yüklemiştir. Vatandaşın evini başına yıkma görevi değildir bu görev. Vatandaşının başı boş, plansız ve alt yapısız mahalleler, hatta şehirler kurmasına seyirci kalmak da değildir. Vatandaşını, 5 değil, 10 değil, 20-30 yıl alt yapısı tamamlanmamış, plansız ve iskan izni-tapusu bulunmayan evlerde, apartmanlarda yaşamaya mahkum etmek ve ne zaman evinin başına yıkılacağını bilmeden, endişeyle-tedirgin bırakmak da hiç değildir. Devlet görev ve sorumluluğunu yerine getirememiştir.
 
Burada önemle altını çizmemiz gereken şey, devlet derken, devletin en önemli kurumu olan BELEDİYELERİ kastettiğimizin bilinmesidir. Tüm İstanbul için geçerli olan bu problemlerin en yoğun ve karmaşık yaşandığı ilçe ise Sarıyer’dir. Sarıyer tapusuz ilçe, imarsız, plansız şehir durumundadır. Ya hazine arazilerinde, ya da hisseli arsalarda imarı olmayan, iskan izni bulunmayan konutlarda yaşıyor Sarıyerlilerin %80 i. İnsanı kıskandıran Boğaz manzaralı gecekondularda, ormana ve denize komşu kaçak yapılarda bir ömür geçiriyor Sarıyerli. 10 değil, 20 değil belki 50 yıldır çözülmeyen Sarıyer’in MÜLK SORUNU’NUN gerçekten çözümü yok mu? Var, hem de hiç öyle düşünüldüğü gibi zor da değil. Burada önemli olan idari-siyasi iradenin bunu gerçekten çözmek istemesi ve yol-yöntem bilmektir.Nerden başlanacağını, ne yapacağını bilmek ve en önemlisi de rant kapılarını kapatmayı göze alabilmek, bu işin çözümünün tek anahtarıdır. Önce mevzuat ele alınmalıdır.
1983 tarihli “Boğaziçi Yasası” ile 1984 tarihli “Büyükşehir Yasası” başta olmak üzere, Koruma Mevzuatı, İmar Mevzuatı, Orman Mevzuatı, Gecekondu Mevzuatı ve Belediyeler Yasası hükümleri, birbiriyle çelişmekte, Sarıyer’de imar ve tapu meselesini içinden çıkılmaz hale sokmaktadır.

“Boğaziçi için geliştirilecek temel koruma konseptinin ana unsurlarının, yalılar, köşkler, korular ve topografya” olması gerektiği görüşü benimsenerek tüm mevzuat yeniden ele alınmalı ve birbiriyle uyumlu hale getirilmelidir. İlk yapılması gereken budur. Yasa yapma görevi Meclise ait olmakla birlikte bu konuda Sarıyer Belediyesinin ısrarcı ve yol gösterici olma sorumluluğu vardır. Bu konuda, bu güne kadar Sarıyer Belediyesi ve Başkanı tabir caiz ise kılını bile kıpırdatmamıştır. İlçeye ve sorunlarına bu kadar bigane kalmanın hiçbir mazereti olamaz.  Yürürlükteki mevzuat içinde yapılan plan çalışmalarının ve uygulamalarının hiçbir sonuç vermediği ortadadır. Daha çok karmaşa yaşanmakta, daha çok plansız ve kaçak yapılaşmanın önü açılmaktadır. Geçerli olduğu düşünülerek, alınan ruhsata göre yapılan inşaatlar, planların iptali ile kaçak hale gelmekte ve daha sonra yapılmaya çalışılan yeni planlarda ise mevcut bu yapıların kurtarılması amacı her şeyin önüne geçmektedir. Sarıyer de her şey karmakarışık bir durumdadır. Kimse neyin ne olacağını bilememektedir.Olan ise vatandaşa, fakir-fukaraya olmakta, zengine, ensesi kalına, büyük iş yapanlara, holdinglere hiçbir şey olmamaktadır. Burada en çok üzerinde durulması gereken ise böyle bir yapıda açılan BÜYÜK RANT kapılarıdır.Bu rant kapıları dır ki bu işi çözümsüz ve daha karmaşık hale getirmektedir.

Daha açık ve anlaşılır söylemek gerekirse, ”gemisini yürüten kaptan” lar her türlü imar problemini aşarak siteler, villalar ve konaklar inşa edebilmekte , ne sit, ne orman ne de imar planları, hiçbir şey onlara engel olmamaktadır. Bir şekilde siteleri yapıp bitirmekte, satıp gitmektedirler. Ne var ki bunların yanı sıra, Sarıyer’de ve Sarıyer’in köylerinde-mahallelerinde yaşayan halk, tek bir arsası, tek bir evi olan binlerce vatandaş, tek bir çivi bile çakamamaktadır. En eski köylerden olan Fener’de veya Gümüşdere’de çocuğunu evlendirecek olan köylü, tek katlı evinin üstüne ikinci katı atamamakta, veya evinin yanına bir oda ekleyememektedir. Hemen az ilerisinde, köyün çıkışında ise onlarca villa inşaatı devam edip gitmektedir.
Sarıyerliye bu reva mıdır?
 
TAPUSU OLMAYAN İLÇE; SARIYER–2-
ÖRNEK KENTLER-ROMA-PARİS
 
Yurtdışına gidenler bilirler. Roma-Paris gibi kentlerin 300 yıl öncesine uzanan planları halen geliştirilerek uygulanmaktadır. Yolları, caddeleri, parkları ve yapıların dış mimarı görüntüleriyle bu kentler görenlerde hayranlık uyandırırlar. 100 yıl öncesinde onaylanmış uygulama imar planları halen yürürlüktedir. AB’ye girme amacını taşıyan bir ülke olarak, şehircilik konusunda nedense hiç etkilenmemişiz. Yerleşik topluma geç geçmemizin de etkisi olmakla birlikte, temel nedenin aşağıda anlatacağım üzere, bu işin moda tabirle “akçalı”  bir iş olmasıdır.

MÜLKİYET SORUNU TEMELDE İMAR MESELESİDİR 
Sarıyer’in mülkiyet-tapu sorununun temelinde İMAR meselesi vardır. İmar deyince de akla haksız kazanç-rant gelmektedir. Türkiye pratiğinde sermaye birikiminin en kısa ve en sağlam yolu arsa yatırımı yapmak suretiyle, kent sınırlarındaki taşınmazların aşırı değer artışından büyük kazanç elde etmektir. Bu aşırı değerlenme taşınmazların imara açılması veya imar şartlarının artırılması yoluyla olmaktadır. Yani mesele taşınmazların imar düzenlemeleriyle birilerinin zengin edilmesi meselesidir. Böyle olunca belediyelerin imar çalışmaları hiç bitmemekte, planlar hiçbir zaman neticelenmemektedir.
SARIYER İLE BİRLKTE İSTANBUL VE TÜM MARMARA BÖLGESİ ELE ALINMALIDIR 
İstanbul’un tüm ilçelerinin uygulama imar planları da dâhil olmak üzere her ölçekteki imar planları tamamıyla bitirilmelidir. Bizim konumuz olan ilçe Sarıyer’dir. Ancak Sarıyer’e tek başına bakmak yanlış sonuçlara götürür. Bu nedenle Sarıyer deki planlamada İstanbul Ölçeği ve giderek Marmara ölçeği göz nüne alınmalı, Marmara Bölgesinin nüfus ve gelişimi birlikte değerlendirilmelidir. İstanbul’un olağan gelişimine ve İstanbul İl sınırlarını kapsayan planlarla uyumlu olmasına dikkat edilmelidir.
İMAR PLANLARI EN GEÇ 2 YIL İÇİNDE TAMAMLANMALI ve 50 YIL DEĞİŞMEMELİDİR
Sarıyer’in en geç iki yıl içinde, koruma imar planları ve uygulama imar planları mutlaka tamamlanmalıdır. Bu planlar Sarıyer’in en az 50 yıllık nüfus artışı ve ilçenin gelişiminin çok iyi tahmin edilerek yapılması ve bir daha değiştirilmeyeceğinin yasayla düzenlenmesi gerekmektedir.

İki yıl gibi kısa bir sürede tamamlanması çok önemlidir. Bu planlar en az 50 yılın sosyal, kültürel ve iktisadi gelişimini öngörerek, muhtemel ihtiyaçlara cevap verir nitelikte olmalıdır.İlçenin coğrafi sınırlarının tamamını içine alacak şekilde, ormanı, kıyıyı, tarihi ve doğal kültürel varlıkları da içine alan, yeşil alan, park, yol, sosyal donatı vesair kamuyu ilgilendiren fonksiyonlarla birlikte vatandaşın da kendi arsasını imara açarak yapılacak imar planları kalıcı ve tutarlı olacaktır. Rant-haksız kazanç ve kısa yoldan köşe dönmenin yolu olmaktan çıkacak ve imar düzenlemeleri ile sermaye biriktirme dönemi de kapanacaktır. Kalkınmayı sağlayıcı yatırım yolu seçilecektir ki oda üretim, ticaret ve sanayi yatırımlarıdır.
 
HALKIN KATILIMI İLE YAPILACAK PLANLAR HERKESİ MEMNUN EDER 
Vatandaşa değer vermeden, vatandaşın katılımını sağlamadan yapılan plan çalışmaları eksik ve hatalı olmaya mahkûmdur. Uygulamada bunun binlerce örneği var. Demokrasinin de gereği budur. Halkın katılımından çekinmemeli. Plan çalışmalarının başında, amaç ve ihtiyaçlar belirlenip insanlarla
tartışılmalı, ortak görüşler tespit edilmeli, aykırı ve tartışmalı konularda taraflar ikna edilmelidir. Daha sonraki aşamalarda da plan hakkında toplantılar yapılarak halka bilgi verilmeli ve eleştirilerle görüşler değerlendirilmelidir. Plan çalışmalarına halkın en üst düzeyde katılımı sağlanmalıdır. İlk imar kanunu diyebileceğimiz “Ebniye Nizamnamesi” 1854 yılında çıkarılmıştır. Osmanlıdan miras kalan ve Cumhuriyetin ilk çeyreğinde de yürürlüğünü koruyan bu kanunun en önemli özeliği “HALKIN KATILIMINI” esas almasıdır.
 
PLAN ÇALIŞMALARINDA KÜLTÜREL VE SOSYAL KONULARDA UZMAN KİŞİLERDEN
YARARLANILMALIDIR
Şehir plancısı kişilerin yanında mutlaka tarih, sanat ve sosyal bilimlerde uzman kişiler bulunmalıdır. Şehircilik tek başına işyerleri, konutlar, yollar ve parklar demek değildir. Şehrin bir kimliği ve kişiliği olmalıdır. Kentler; toplumun geçmişten gelen değerlerinin, yaşama alışkanlılarının, estetik anlayışının ve sosyal ilişkilerinin izlerini taşır. Bu özelliklerin en iyi şekilde yansıtılması mimarlık sanatının başarısı olarak görülür. Kimliksiz ve kişiliksiz yapılar ve kentler, içinde yaşayanlara yabancılık duygusu verir. Görsel uyuma sahip, sanatsal esintileri olan, geçmişin izleriyle süslenmiş ve geleceğe dair umutları simgeleyen yapılar ve kentlerde ise insan, kendisini oraya ait hisseder ve bu aidiyet duygusu yanında sonsuz bir yaşama sevinci duyar.

ŞEHİR DEMEK MEDENİYET DEMEKTİR 
İnsan ilişkilerinin en üstün düzeyde yaşandığı yerler uygar (medeni) şehirlerdir. Şehir demek medeniyet demektir. Buralarda her türlü insani faaliyete uygun zemin bulunduğundan, sanat tüm alanlarda yeşerir ve
felsefe doruklara çıkar. Gelişme ve ilerlemenin merkezi kentlerdir. En eski yerleşim yerlerinde dahi tiyatro alanlarının varlığı bize ne anlatır. Bin kişin yaşadığı bir yerde bin kişilik tiyatro salonunun olması bize ne anlatır. Şehirlerde insan güven içinde, huzurlu ve mutludur. Eskiden sokaklar çiçek kokar, evlerin ve bahçelerin kapıları ve dükkânlar açık bırakılırdı. Mahalleli aynı evde yaşayan çekirdek aile gibiydi. Evlerde dedeler, neneler ve kediler vardı. Çocuklar bahçelerde meyve yiyebilirdi. Sonra büyük apartmanlarda hiçbir şey kalmadı. Soğuk ve neşesiz, sanatsız ve düşüncesiz yığınlar, beton yığınlarına doluştuk.

Yanlış bir algılamayla büyük şehirlerimizi ruhsuz yaptık; beton binalardan ve asfalt yollardan ibaret kurduk. Hâlbuki iyi bir planlamayla bahçeli sokaklar ve bu sokaklara bakan evler, büyük meydanlar yapabilir, İNSANI, şehirde yok etmeyebilirdik. TOKİ ve KİPTAŞ gibi kuruluşlar ticari kaygıları tümüyle bırakıp planlama, alt yapı, denetim ve organizasyon için çalışmalıdırlar. Türkiye’nin çok iyi bir potansiyeli var. Bunu sermaye temerküzü için değil de, gerçekten planlı ve uygar kentleşme için kullanmalıyız.

Bizim Sarıyer Belediyemiz ne yapıyor? Şehircilik anlayışı nedir? İşsiz güçsüz namı diğer kaldırım mühendisi gibi, her iki senede bir kaldırımları söküp yeniden yapmak iş yapmak mıdır? Her tarafı yem yeşil, çevresi orman ve önü arkası deniz olan ilçenin sokaklarında direkler üzerine çiçek saksıları koymak tam anlamıyla kaldırım mühendisliğidir. Akıl edeni ve emeği geçenleri tebrik ediyorum!.. Ancak bir sorum var, bunun maliyeti nedir, yapım, bakım ve sulama maliyeti nedir? Bu çiçekler Şişliye, Bayramapaşaya, Gaziosmanpaşaya veya sair diğer ağaçsız-denizsiz caddelere, sokaklara yapılsa anlarım da ağacı, yeşili ve denizi bol olan Sarıyer’e neden ve niçin yapılır anlayamam. Gerçekten samimi olarak anlamaya çalışıyorum. Bunun kaça mal olduğu konusunda (yapım, bakım ve sulama maliyetinin tamamı konusunda) yapılacak olan resmi açıklama ile herkesin anlaması daha da kolaylaşacaktır. Sayın Başkanımıza bunu sorma hakkımız var değil mi?
 
SARIYER’IN İMARI TAMAMLANMALI VE TAPUSUZ BİR YER KALMAMALIDIR 
Son sözüm şudur ki; yaklaşan seçimlerde tüm adaylardan kesin bir söz alarak, iki yıl içinde tüm planlamaları tamamlayıp, halka tapularını veremez ise, Sarıyer’in mülk ve tapu sorununu iki yıl içinde çözemez ise seçilen başkan istifa etmelidir. Kim seçilirse seçilsin iki yılda mülk sorununa çare bulamayan başkan hiçbir mazeret ileri sürmeden istifa etmelidir. Seçim döneminde tüm adaylardan bunu isteyin ve kesin bir söz alın. Çok çalıştığı halde sorunun çözümüne engel olan kurum veya merci
varsa bunu da kamuoyuna açıklamalıdır. Sarıyer Halkının bu konuda ısrarcı olması halinde sorun çözülecektir. Biz de üstümüze düşeni yapmaya hazırız.

Bu haber toplam 1980 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT