Fırıldağın çaresizliği...

Anadolu’nun kendi halindeki bir köyünden yola çıkıp şirin mi şirin bir sahil kasabasına yerleşen bir dava takip memurunun nasıl bir fırıldağa dönüştüğünü daha önceki yazılarımdan hatırlarsınız.

Şimdi foyaları meydana çıkan fırıldağın nasıl fino köpeği ile yalnız başına kaldığını yazacağım.

 

Kel, göbekli, fodul yani tam bir karikatür tiplemesiyle kasabanın tek eğlence kaynağına dönüşen bizim fırıldak, gittiği rakı sohbetlerinde aldığı gazla ilk etapta adeta mebus gibi hareket etmektedir. Ama bu hareketleri fazla uzun sürmez...

 

Alkolün dozu arttıkça porselen dişleri dışarı çıkmaktadır. İlerleyen saatlerde iyice sarhoş olan fırıldak, arkadaşlarını eğlendirmek için masanın üstüne çıkıp dansöz gibi göbek bile atmaktadır. Gece bitmiştir herkes evine dağılmıştır. Bizim fırıldaksa fino köpeği ile yalnız kalmıştır. Sarhoş fırıldak naralar attıkça fino köpeği ise derenin kenarındaki balıkçılara komşu barakasında, sadece kısık bir sesle havlamaktadır.
 

Geceleri “Vur patlasın çal oynasın” havasındaki fırıldak, sabah olunca dava takip memurluğu için ofisine gelmektedir. O zamanlar işler yolundadır. Arazi davalarıyla kasaba halkını söğüşleyen bizim fırıldak artık işin suyunu iyice çıkartmış ve dolandırıcılığa vurmuştur. Olmayan tapular için köylülere sözler vermekte ve karşılığında yüklü miktarda paralar almaktadır. Örneğin; kasabanın tepesinde çayır olarak bilinen yerin tapusu için zavallı köylüleri, “Ankara’da tanıdıklarım var, çayırın tapusunu üstünüze yapacağım” diyerek kandırmıştır. Fırıldağın bu foyası iki köylünün belediyeye gitmesiyle ortaya çıksa da toplanan paralar rakı ve dansöz masalarında tükenmiştir.

 

Bir zamanlar maskot olan fırıldağa kasabalı artık şüpheyle bakmaktadır. Dolandırıcılığı ortaya çıkan fırıldağın siyasi hesapları da burada tıkanıp kalmıştır. Mebus olma hayali kurduğu partideki insanlar bile kendilerine laf gelmesin diye kendisinden köşe bucak kaçmaktadır. Kasabalı ondan uzaklaştıkça, çaresizliğinden sağa sola saldırmaktadır. Tek odalı ofisi, meyhane ve fino köpeğinin barakası arasında sıkışıp kalan fırıldak bir çıkar yol aramaktadır. İçine düştüğü durumu düşünüp bunalıma girmektedir. Geceleri gittiği meyhaneden içip içip sonrasında fino köpeğine sarılıp ağlamaktadır.