Aydınlarla savaş!

Aydınlarla savaş!

Ergenekon’la başlayan aydınlara karşı mücadele bütün hızı ile devam ediyor. Aslı astarı olmayan; isimsiz, imzasız ihbar mektupları ile ihbar edilen aydınlar, bir kulp takılarak gözaltına alınıyor, sorgulanıyor, tutuklanıyor, mahkemeleri de bitmek bilmiyor. Bir yıl, iki yıl, üç yıl yatan var, yatmaya devam ediyorlar.

İçeri alınan, sorgulanan ve tutuklanan aydınlara siz son değilsiniz der gibi, kalem sahibi basın mensubu gazetecilerde peşi sıra içeri alınmaya başlandı. Perincek’ten sonra Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ve son içeri alınanlarla birlikte 63 gazeteci hapiste!

Basın özgürlüğü var!
Ne zaman mahkemeleri başlayacak belli değil!
Ne zaman ellerinden, işyerlerinden alınan belgeleri kendilerine iade edilecek belli değil!
Daha ne kadar yalaka olmayı benimsemeyen  karşı görüşlü gazeteci içeri alınacak o da belli değil!
Ülkemizde sansür yok!!!
Bizdeki basın özgürlüğü Avrupa’da yok!!!
Yavaşşşşş!
Yandaş gazeteciler her şeyi yazabilir; hatta iftira atabilir, sızdırılan özele ait bilgileri allayarak pullayarak yazabilirler ama karşı olanlar yazamazlar! Kalem oynattıkları anda içeri atılırlar!
Yandaş olmayan medya patronlarına her şey günah!  Yandaş olmayan medya patronlarının yüzde doksanı yandaş olmayı kabul ederek günahkâr olmaktan kurtuldular.
Nerede ise “hak olanı yazmayı şeref kabul ederiz” diyen gazetecilere nefes aldırmayacaklar!
1960’lardan 1980’lere kadar genç nesli, sosyalizm adı altında ellerini oklava gibi kullanarak hamur yapan ve sonrada  kalemlerini keskin bıçak gibi kullanarak baklava dilimi gibi kesip tepsi ile fırına vererek pişiren kalemşörler; o aslan gibi gençlerin ipte sallanmalarını nasıl iştah ile seyrettiklerini günümüzde, karşı cephede yer alarak gösteriyorlar. İsim saymaya gerek var mı? Sadece birini yazsak yeterli: Çetin ALTAN!
Vatandaş basında görüşlerini yansıtan haberleri göremeyince, bir başka yayın organı olarak herkesin evine giren internetteki siteleri okumaya hücum etti. Tabii facebook ve diğerleri… Halk, kadın-erkek, yaşlı- genç bütün içlerini, duygularını buralarda yansıtıyorlar. Mükemmel bir ağ kurmuşlar, yazıp duruyorlar; dertlerini döküyorlar, isteklerini bildiriyorlar.
Biraz dikkat edilecek olursa görülecektir ki aslında internet denen ortamda yapılanlar, yani yazılıp çizilenler de çok tehlikeli. AKP’nin hemen bu konu üzerine gitmesi ve yapılanlara DUR demesi gerekmektedir ve gerek kişisel ve gereksel toplumun tümünün yararlandığı siteler, sayfalar kapatılmalı/susturulmalıdır!
Seçim yaklaştı, bu çok gereklidir, hemen uygulama alanına konmalıdır!
Cemaatlerin bir kısmı “Harp Hiledir” düşüncesi ile hareketle Cumhuriyet Türkiye’si ile mücadele etmektedir.  Cumhuriyeti temelden sarsmak için “Harp hiledir” söylemini sahiplenmekte ve böylece Cumhuriyet ile harp halinde olduğunu anlatmaktadır. Kim hayır diyebilir ki? Fettullah Gülen Hocaefendi “Adliye, mülkiye ve askeriyeyi ele geçirin” dememiş miydi? Demişti! O halde, başka yoruma gerek var mı?
Ülkemizdeki bir kısım cemaat Erbakan ve partisi iktidara olduğu ya da iktidar ortağı olduğu zaman susar ses çıkarmazlar. İktidarda olmadıkları zaman ise “Dar-ül Harp” var Türkiye’de deyip, Cumhuriyetle harp halinde olduğunu rahatlıkla kahvede, camide, parkta, evlerde söyler dururlar. “Dar-ül Harp” in lügat karşılığı “Harp sahasıdır/her zaman harp sahası olabilecek yer/İslâm’ın elinde olmayan yerler” dir. Böyle olunca da İslâm’i kimliğini öne çıkaranların büyük çoğunluğu ve bilhassa radikal dinci kesim ve cemaatlerin bazıları Laik Türkiye Cumhuriyeti yasalarının hüküm sürdüğü yerleri, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki tüm yerleri harp sahası olarak kabul etmektedir. Böyle olunca da savaşını sürdürmektedir.
“Dar-ül Harp” var diyenler, yani Türkiye İslam toprağı değildir anlayışını benimseyenlerin büyük çoğunluğu bu nedenle Cuma namazlarını bile kılmamaktadır. Çünkü, Cuma namazı bağımsızlığını kazanmış, özgür ve kendi kendini yöneten ülkelerde kılınır. Esaret altına girmiş olan ülkelerde kılınmaz! Onlara göre Türkiye’ye “İslam ülkesi değildir, bağımsız değildir, esaret altındadır bu nedenle de “Dar-ül harp”tir. Burada Cuma namazı kılınmaz!
Laiklik yok edilir, ortaçağ karanlığı geri getirilirse o zaman Dar-ül harp ortadan kalkar!
Ne diyelim Allah akıl fikir versin! Ama, böylesi duyarsızlıkla Türkiye kaybedilebilir! Kurtuluş için bir MUSTAFA KEMAL bulmak da zordur…

Bu yazı toplam 401 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi