'CHP'yi idare etmek devlet idare etmek kadar zordur'

'CHP'yi idare etmek devlet idare etmek kadar zordur'
Cumhuriyet Halk Partisi'nde siyasete atılan ve parti içindeki saygın kişiliği ile herkesin sevdiği Veli Yıldırım’la siyaset üzerine konuştuk.

Diyap Ağa’nın torunu Veli Yıldırım’la siyaset üzerine konuştuk…

Emekli olduktan sonra başarılarla dolu bir memuriyet hayatının sonunda 54 yaşında emekli olduktan sonra Sarıyer’e yerleşen Veli Yıldırım, burada siyasete başlamış. Aynı zamanda Mustafa Kemal Atatürk’ün Dersim’den Milletvekili olarak Ankara’ya çağırdığı Diyap Ağa’nın da torunu olan Veli Yıldırım’a göre hayatının en renkli dönemleri ise siyasetle ilgilendiği yıllar... Sadece hizmet için 2009’dan bu yana CHP’de siyasete atıldığını belirten Yıldırım, CHP’yi ve CHP’li olmayı şöyle açıklıyor; “CHP'siz bir Türkiye tarihi düşünemez ve yazamazsınız. Dünya'da CHP kadar, bir ülkenin kuruluşunda harcı olan başka bir parti yoktur. CHP’yi idare etmek devlet idare etmek kadar zordur, onun için CHP’li olmak büyük bir onur ve sorumluluktur.”

Veli Yıldırım kimdir kısaca tanıyabilir miyiz? 

Bürokrat emeklisiyim. 30 yılı aşkın süre ile devlet memuriyeti görevim sonrasında emekli olarak Sarıyer - Zeriyaköy'e yerleştim ve 15 yıldan bu yana burada ikamet ediyorum. Evli ve 2 çocuk babasıyım.

Uzun bir memuriyetten sonra siyasete nasıl atıldınız?

54 yaşında emekli olup boş durmam mümkün olmadığından aktif hayattaki yaşamımı devam ettirmem gerektiğini düşündüm. Öncelikle mesleki ve yöresel bazı STK'lara üye oldum ve yöneticilik görevlerinde bulundum. Ülkeme ve insanlarına deneyim ve tecrübelerimle bir kitle partisinde daha çok yararlı olacağıma inanarak bu düşüncem doğrultusunda da 2009 yılında CHP'ye üye olarak siyasi hayata atıldım.

CHP’de hangi görevlerde bulundunuz?

Cumhuriyet Halk Partisi’ndeki görevim mahallemden başlayarak ilçe ve il düzeyinde bazı görevler üstlenme (temsilcilik, delegelik, komisyon üyeliği vs.) ile devam etti ve halen de devam ediyor. Siyasi faaliyetlerim hayatımın en hareketli, renkli ve ilginç dönemidir. Sadece hizmet amacı ile çalıştım, hiç bir beklenti ya da talep içinde olmadım. Ayrıca benim ailemden gelen farklı bir yönüm de var. Büyük dedem kurtuluş savaşı ve milli mücadele yıllarında Atatürk'le yol ve kader ortaklığı yaparak sonuna kadar yanında olmuş ve 1934 yılında vefat etmiştir.

Torun olarak Atatürk’ün dedeniz Diyap Ağa ile tanışmasını ve milletvekili olarak Ankara’ya çağırmasını biraz anlatır mısınız?

Yıl 1918,  Anadolu emperyalistlerin kuşatması altındadır. Sömürgeci devletler Anadolu'yu 6-7 eyalete bölerek kendi yönetimlerini oluşturmak üzere anlaşmış iken İstanbul'da işgalcilerin her isteğini kabul eden bir padişah ve saray vardır. Mustafa Kemal'in dedem Diyap Ağa ile ilk tanışması da bu yıllarda olur. Atatürk projelerini anlatır, hedefinde çağdaş, laik bir Cumhuriyet devleti kurmak vardır. Dedem o zamanlar bugün ki Tunceli’nin (Dersim) güçlü bir ismidir. Bölge; cehalet, yokluk, açlık, sefalet içindedir. Çok daha önemlisi bölgede; ezbet, tayfa, tebaa gibi aşiretlere dayalı sosyal yapı nedeni ile çatışma ve kan davaları hiç bitmez. Bu sosyal yapının devlet olmadan çözülemeyeceğine ve o yöre halkının huzur ve yaşamının hiç olmayacağına, kalkınamayacağına, ilerleme yerine hep geriye ve kötüye gideceğine inanan dedem Atatürk'e tüm gücüyle destek olur ve 1920 de kurulan adı TBMM olan ilk mecliste de görev alır. Atatürk’ün 94 yıl önce Yugoslavya modeli eyaletler devleti yerine uniter devlet kurarak ne kadar isabetli bir karar aldığını da şimdi anlıyoruz, Sonrası malum.

Diyap Ağa’nın dedeniz olması sizin siyasete girmenizde etkili oldu mu?

Ben bunları övünç vesilesi olsun diye söylemiyorum. Dedem benim tekelimde olan birisi değil, torunu oluşum da bir tesadüftür. Atatürk'ün kurduğu bu devlete, laik cumhuriyete, ilke ve devrimlerine sadık kalan, hizmet eden herkes onların öz evlatları ve torunlarıdır. Benim için övünç, onur ve gurur vesilesi olan KİT'lerin büyük zararlar içinde ve ekonominin kamburu olduğu; 1990’lı yıllarda bürokrat olarak bir iktisadi devlet teşekkülünde yönetimim altındaki müessese ve işletmelerde sağladığım ve ülke çapında ulusal basın ve TV'lere yansıyan başarılarımdır. Bu şekilde onların kurduğu devlete ve cumhuriyete hizmet ettiğime ve onlara laik olduğuma inanıyorum.

CHP’Yİ İDARE ETMEK DEVLET İDARE ETMEK KADAR ZORDUR

CHP’de siyaset yapmak nasıl bir duygudur, biraz anlatır mısınız?

CHP'siz bir Türkiye tarihi düşünemez ve yazamazsınız. Dünya'da CHP kadar bir ülkenin kuruluşunda harcı olan başka bir parti yoktur. CHP’yi idare etmek devlet idare etmek kadar zordur, onun için CHP’li olmak büyük bir onur ve sorumluluktur. 12 milyon oy alan partinin 1 milyon kayıtlı üyesinden biri olarak kendimi önemli bir sorumluluk altında hissediyorum. Partiye oy veren 11 milyon ve oy vermeyi düşünen milyonlar partiyi yönetenleri ve seçilerek kamu görevi yapan belediye başkanlarımızı izliyor. Partinin demokrasi kültüründen gelen tartışmalar, ayrışma ve çatışmaya dönüşmemeli. Partimizde dönemsel olarak seçilenlerin sonuna kadar arkasında durmalı ve desteklemeliyiz. Didişme, çekişme, inatlaşma ve hesaplaşma peşinde olan, disiplinsiz bir yapı içindeki parti seçmenin güvenini kaybeder umut olamaz. CHP içinde Atatürk ilke ve devrimlerinin herhangi biri ile sorunu olanın kendisini gözden geçirmesi ve samimi olup bulunması gereken yere gitmelidir. Dürüstlük, ahlak ve fazilet bunu gerektirir.

CHP’nin yükselişi ve iktidarı nasıl olacak sizce?

Ben CHP’nin yerelde sağladığı başarıyla iktidara ulaşacağına inanıyorum. Ben seçilerek kamu görevi yapanların da çok önemli olduklarına düşünüyorum. Çünkü halka hizmette tüm yetki ve sorumluluk onlardadır. Yakın tarihte partilerin belediye hizmetleri ile nasıl iktidara gelip gittiklerine tanık olduk. Günümüzde de CHP’nin başarılı belediyelerinin CHP’nin oylarını her dönem sonunda arttırarak devam ettirdikleri gerçeği var ortada. AKP iktidarı, CHP’li belediyelere başarısız olmaları için her türlü zorluğu çıkartıyor, ellerini kollarını bağlamaya çalışıyor. Buna karşın bazı belediyelerimiz her türlü engellere direndi mücadele etti. Örneğin; ilçemiz Sarıyer, İzmir, Aydın, Eskişehir gibi belediyelerimiz olağanüstü başarılar sağlayarak partimizin oylarını artırmasında da önemli rol oynadılar.

CHP’nin bir üyesi partisi için sizce nasıl çalışmalıdır? 

Çok kanallı ve tek taraflı yayın yapan yandaş medyaya karşı nerede ise tarafsız yayın organı bile kalmadı. Halka inmek ve gerçekleri anlatmak için ne yapılması gerektiği üzerinde ciddi olarak düşünülmelidir. Aktif üyelere bu konuda büyük görev düşmektedir. CHP kuruluşun ve kurtuluşun partisidir. Cumhuriyet’in değerlerini iyi okumak lazım. Demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti'ni karanlıktan aydınlığa çıkaracak görüş ve felsefinin tek temsilcisi CHP’dir. Tüm üyelerimiz bunu en iyi şekilde halka anlatmalıdır.

Bu haber toplam 7549 defa okunmuştur
HABERE YORUM KAT