Erhan Ziya SANCAR

Erhan Ziya SANCAR

APOKALİPTO

APOKALİPTO

Mel Gibson’un filmi mi gelir aklınıza bu sözcüğü duyduğunuzda?..

Kıyamet günü mü?
Bir katliam mı?
III. Dünya Savaşı mı?
Dünyanın sonu mu?

Aklınıza böyle şeyler gelirse, siz de başka birçok kişi gibi aynı şeyi düşünüyorsunuz demektir.

Bilim adamları ve gazetelere göre, insanlığın geleceği karanlık görünmektedir. Dolayısıyla, birçok insanın apokalipsin, insanlığı yok eden bir felaketle bağlantılı olduğu düşüncesine şaşmamak gerekir.

Birleşmiş Milletler Teşkilatının Eski Genel Sekreteri Javier Pérez de Cuéllar, görevine başlarken, konuşmasında şöyle bir uyarıda bulundu:

“Apokalips bugün sadece Mukaddes Kitaptan alınan bir ifade değildir, gerçek bir olasılıktır. İnsan tarihi boyunca, felaketle sağ kalmak arasındaki dar alana bu kadar yaklaşmadık.”

Acaba neyi kastediyordu? Şimdiki silahlanma yarışının hızlandırılmasından doğacak nükleer bir çarpışmayı kastediyordu tabii ki.

Birleşmiş Milletlerde yaptığı uyarısını pekiştirip şöyle devam etti: “Dünya çapındaki 500.000’den fazla bilim adamı, bilgilerini daha gelişmiş ve öldürücü silahlar üretmek işine adamışlardır.”

Dünyanın bugün ne durumda olduğunu bilen başka insanlar da var. New School for Social Research okulunda felsefe profesörü olan Hans Jonas, en korktuğu şeyin “uygarlığın salıverilmesi istenmeyen teknik güçlerinin neden olabileceği apokalips” olduğunu söylemektedir.

Kendisine göre apokalips, “tükenme, çevre kirliliği, gezegenin harap edilmesi olduğu kadar, nükleer bombanın getirebileceği ani helak” ile de bağlantılıdır.

Tarihçi Golo Mann benzer bir görüşe sahiptir.

Şunları söylemiştir: “Gözlerimiz yeni bir dünya savaşı görmesin. Savaş sözcüğü yanlış bir terimdir. ‘III. Dünya Savaşı’ teriminden vazgeçip onun yerine apokalips, ya da katliam demeliyiz.”—
Die Zeit. Hamburg, 30 Ağustos 1985.

Evet, insan, kendini yok etmek üzere olduğunun farkındadır.Belki de bu yokoluş Apokalips ya da Armageddon bir virüs nedeniyle olacaktır..
……………………………………………………………

Sarıyer’de çalışıyoruz malum.

Baltalimanı sahile indiğimde Boğaz’da yunusları görünce şükür dedim. Koronoya da şükür. Biz bilmeyiz Rabbim bilir .

Doğruymuş.”Sizin şer bildiklerinizde bir hayır, hayır bildiklerinizde şer olabilir. ”
Hayırlısı..

Wuhan pazarında Çinli bir gafilin içtiği yarasa çorbası hepimize yaramasa da bir gerçeği gözler önüne serdi.

Tabiatın bize hiç ihtiyacı yokmuş meğer…

Dünya; üzerinde yaşamasına müsaade ettiği canlılar içinde bir tek insanı virüs olarak kabul etti ve kendini koruyabilmek adına da onunla mücadele ediyor aslında…

Bu virüsten etkilenip rutini bozulan tek varlık insanlar oldu çünkü…

Ne karıncalar,
Ne göçmen kuşlar,
Ne ayılar,
Ne balinalar..
Ne şu ne bu…

Aksine nesli tükenmekte olan hayvanların sayısı bile artmaya başlamış son günlerde…

İnsan dışındaki tüm canlılar planladıkları gibi yaşamaya devam ediyorlar…

Doğanın anasını belleyenlerin belleri de kürekleri de ellerinde kaldı…

Savunmalarına milyarlarca dolar harcayabilen koca koca devletler bir maske yüzünden pert oldu..

Bu virüs bazılarımızın soluğunu keserken dünyanın da soluk almasını sağladı…

Hava kirliliği azaldı.
Balık popülasyonu arttı.
Belki 1 ay sonra Antarktika da olumlu etkilenecek, buzullar da..

Dünya çok net mesaj veriyor…

Daha fazla dokunma,
Benim dengemi bozma,
Kendini bir şey zannedip de bana meydan okuma…
Seni sevdiklerine sarılmaktan bile mahrum edebilirim bak, şaşırma.

Ne çok israf ediyormuşuz, vaktimizi,nakdimizi,geleceğimizi..

Etiler’de dana bonfile ile pırlanta yüzük servisi yapanlar nerede şimdi?

Dünyanın kaynaklarını yağmaladık ama eşit dağıtmadık..
Çocukların hiç günahı olmadığı için ayrıcalık tanındı belki de masumlara..

Aşağılık insanoğlu şu zor günlerimizde bile utanmadan kazık atma derdinde..

Karaborsacılık, stokçuluk, tefecilik yapıyor mezarının yanında dans ettiğini bile bile..

Eğer kendinize gelmezseniz ben ikinci bir dalga olarak geleceğim üzerinize ona göre ayağınızı denk alın siz de, diyor Korona..

Evde boş boş gezerken dikkatinizi çekti mi bilmem;

Ne çok ayakkabımız varmış,
Ne çok giysimiz varmış,
Mücevherlerimiz…
Takılarımız..

Gereksizmiş halbuki…
Takmış takıştırmış ,
Sürmüş sürüştürmüşüz boşu boşuna…

Gerçek sarışınlar da ortaya çıktı baksana..
Her şey aslına rücu edermiş ya..

O zaman kendi kıyametimizi ertelemek için dünyanın,nimetin, bize verilen mühletin değerini bilmemiz gerek Mirim.

Hominem te memento*

Sadece bir insan olduğunu unutma.

Vesselâm!

Bu yazı toplam 27730 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Erhan Ziya SANCAR Arşivi