Mustafa BAKIR

Mustafa BAKIR

Aman Allah’ım yoksa, hayır olamaz!

Aman Allah’ım yoksa, hayır olamaz!

Geçtiğimiz günlerde Zekeriyaköy’de yapılmış Sergi Sarayı’na gittim. Müthiş güzeldi… Binlerce insan vardı, mesire alanları, restoranlar, çocuk parkları, anneler ve çocuklar dışarıda eğlenirken babalarda içerde teknoloji fuarını geziyordu. Yanımda misafirlerim vardı. Kavak’ta midye balık yiyelim dedim. Oradan kalkıp Kavak’a gittik. Restoranlar tıka basa dolu, dışarıda masalar,  sandalyeler… Yıllar öncesini hatırladım. Bir de ne göreyim otobüslerle turistler geldi ortalık ana baba günü. Zannedersiniz Kavak festivali… Bir süre sonra misafirlerimle kalktık. Onlara Sarıyer Kültür Sanat Müzesini gezelim mi dedim? Kakıp oraya gittik. Emeği geçenlere çok teşekkürler, ellerine sağlık!

Bir ara arkadaşlarım bana Sarıyer’in ne kadar güzel olduğunu söyledi ve bende bir Sarıyerli olarak mutlu oldum. Hatta onlara biraz Sarıyer’i anlattım. Sarıyer’de bir balık çarşımız var anlatamam dedim. O kadar güzel ki başka ilçelerden bile balık almaya gelenler var. Sarıyer’in sahilini anlatamam o kadar güzel ki yazın Tarabya’da balık restoranları, tavernalar, sahilde insanların oturacağı yerler ve kumpircileri… Ya o güzelim Kilyos’taki sosyal tesisler, oteller, hele o  her sene yapılan su sporları. Ben anlattıkça arkadaşlarım Sarıyer’e aşık oluyorlardı. Bugün yolda giderken yüzlerce arı kovanları ve yol boyu satış mağazaları Sarıyer’in bir diğer yüzünü böylece gördüler. Onlara geçmişte bir kaymakamımız vardı  Ömer bey onun çabalarıyla köylüye ek bir gelir ve hizmet sektörü oldu dedim. Sarıyerli olmanın güzelliğini ballandıra ballandıra anlatıyordum. Akşam olmuştu… Sanki günleri seneleri bir güne sığdırmaya çalışıyorduk ve ben de arkadaşlarıma sanki her şeyi bir güne sığdırmaya çalışıyordum ama Sarıyer’i ne anlatmakla ne de gezdirmekle bitiremeyeceğimi anladım.

Ertesi gün olduğunda ilk işimiz Garipçe Kalesi’ne gitmek oldu. Kalenin içinde güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra kalenin her yerini gezdik. Daha sonra arkadaşlarımı havaalanına götürüp uğurladım ve onları Sarıyer’in güzelliklerini göstermek, güzel bir gün geçirmekten mutlu oldum.  Üzüldüğüm şeyse gezdiremediğim yerleri görememeleri. Her mahallesinde bir güzelliği olan sorunsuz bir Sarıyer sahili. Ormanlarıyla güzel ilçemden gurur duyuyorum. Bizden önceki ve Sarıyer’i bugünlere taşıyan o güzel insanlara da teşekkürlerimi sunuyorum. Ayrıca misafirimizle de sözleştim. Gelecek ay Sarıyer’in birinci ligde önemli maçı var o maça da davet ettim. Fakat onlara tek şartım Sarıyer diye tezahürat yapmalarıydı. Gülüştük en büyük Sarıyer, en büyük Sarıyer.
 
Birden bir patırtı koptu. Kanepede uyuya kalmışım, uyandım ve çevreme şaşkın gözlerle bakıp neler oluyor dedim. Kan-ter içinde anlamaya çalıştım aman Allah’ım yoksa, hayır olamaz hepsi bir rüyamıydı yoksa Sarıyer yine mi aynı, inanamadım pencereye baktım ve evet Sarıyer yine aynı yaşadıklarım aslında o kadar gerçekçiydi ki bir anda tatlı rüyam kabusa döndü. Yani anlayacağım kadarıyla arkadaşlarımı gezdirecek, güzel bir Sarıyer’e daha çok zaman var umarım rüyalarım gerçek olur, umarım bunları yapacak Sarıyer sevdalıları olur.

Bu yazı toplam 2014 defa okunmuştur
Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
Mustafa BAKIR Arşivi